çok çabuk geçiyor zaman, hakkaten ama..4 ay oldu istanbula geleli.ve geliş süreci bana çok uzak geliyor şimdi.. ikili ilişkiler dışında yaşanan olayları çok çabuk unutuyorum, aslında unutmuyorum da, yakın uzak oluyor. daha iyi bir işe geçmeyi düşünüyorum, ama dört ay çalışıp bir yerden çıkarsam pek kolay olmayacak yeni bir işe girmek, "hayırdır birader?" diyecekler.. halk arasında referans denilen asıl adı torpil olan işe kolay yoldan girme mekanizmasını devreye sokmam gerekiyor.. maaşım kuş kadar zaten, ama iş rahat, birinden birini seçmem gerekecek sanırım..eskiden olsa "abi parası az olsun, rahatım yerinde olsun yeter" derdim de, şimdi pek diyemiyorum.bu istanbulun 4 aydır sefaletini çekiyorum, gözümü yavaş yavaş sosyal hayata dikiyorum ama, bir şeyler yapmak istiyorum bu sefer de maddiyat devreye giriyor..hem bu işteyken haftasonu çalışıp çalışmayacağım cuma akşamı belli oluyor, haliylen para olsa da program yapamıyorsun!
ama bu akşam kadıköyde iki bira içeceğim onu biliyorum, muhtemelen tek başıma olup kendimi darlayacağım yine, işin kötüsü buna alışmaya başlıyorum, asıl tehlike bu, kendini darlamayı mecburiyetten değil de keyif aldığın için yapmaya başladığında sıkıntı da baş göstermiş olacak..
du bakalı n'olcak?
İstanbul zor ama tam bir bağımlılık yaratıyor, orda yalnız başına oturup bira içmek bile artık zevk veriyor. Ve İstanbul'un en güzel tarafı akşama yakın vakitlerde oturup insanların karmaşasını izlemek hem maddiyat gerektirmiyor ve o karmaşa da insan kendine daha bir arkadaş oluyor, yalnızlığını kendi içinde yiyip bitiriyor.
YanıtlaSilİstanbul'da olsam derdim darlama kendini tek başına, ben de gelem beraber darlanak. :) Kısmet, naparsın!
YanıtlaSil